Güneşteki işkencem

Ben 12 Aralık 1978’de Asmara’da doğdum. 1996’da Sawa’daki ulusal servise alındım.

Temel eğitim sırasınca yemekler berbattı, tabii eğitim de.
Eğitmenlerimiz eğitim talimatlarına bağlı kalmıyorlardı fakat bizi,
kendi kıyafetlerini yıkamamız veya su taşımamız gibi isteklerine boyun
eğmeye zorluyorladı. Yeterince yiyecek yoktu. Ekmek için boz unu
kullanılıyordu.

Altı aylık askeri eğitimin ardından, Ketan’dan Sahel’e 120 km. den
daha fazla askeri yürüyüş yaptırıldı.  Daha sonra
15 günlüğüne Nakfa’ya siper kazmaya
götürüldük. Bunu neden yaptığımız pek açık
değildi çünkü siperler oldukça kullanışsızdı.
Daha da beteri dışarısı çok soğuktu ve bizim hiç

battaniyemiz yoktu, bazen toprağı kendimizi korumak için
kullanmaya zorlandık. Sonra 2001 Tümeni, 2. Tugay, 1. Tabur, 3.
Birlik, 2. Bölük’e geri geldim. Dembelas bölgesindeki
Ambori’de mevzilendik çünkü 1993’den beri kuzey ve
batıda saldırıları artan Sudan temelli küçük bir grup
olan Cihat (Eritre İslami Cihadı, EIJ), oradaydı ve çatışma

çok olasıydı.

Kasım 1997’de askeri bir kursa katılmak için Amerikan tarzı
küçük çatışmaların olduğunu
düşündüğümüz Mensure’ye nakledildim. Bu,
askerliğimin bitmesini tahmin ettiğim tarihten 2 ay önceydi. Daha
sonra anladım ki bu savaş hazırlığıydı. Nisan başlarında, birden
dörde kadar olan askere almalarda ulusal servise çağırılan
eski askerler de tekrar askere alınmışlardı. Bahane olarak da
geliştirme amaçlı askere alındıkları söylenmişti. Aslında
savaş için çağrılmışlar ve bize gönderilmişlerdi.

12 Mayıs’ta Badime’ye saldırdık. Etiopya topraklarında
Dembegedamu’ya kadar olan 18-20 km.lik bölgeyi işgel ettik ve
orada konumlandık. 1 hafta sonra 381. Tümen nöbet devraldı ve
biz Zorona’da konuşlandık. Başlarda, yapacak çok şey yoktu.
Siper kazdık. Birlik lideri, sebze yetiştirmek gibi olan kendi
işlerimizi yaptırdı. Hasat zamanı, bu sebzeleri kendi paramızla almak
zorunda kaldık. Bir mühendise, onlar için ev yapma
görevi verildi.

Ben ulusal hizmeti yapmayı kabul etmiştim. Ben bir Eritreliydim ve
Eritre gerçekten tehlikedeyse asker olmaya, iyi bir amaç
için savaşmaya hazırdım. Fakat şimdi, birileri kendilerini daha
da zenginleştirmek için zorla çalıştırırken

ölmekteydim. Hayatımı feda ettiğim şeyi göremedim.

Sadece bir bölük komutanı olan bir kişi kadınlar
üzerinde isteklerini gerçekleştirme otoritesine sahip
oluyordu. Erkekler de onun için çalışmalıydılar. Birlik
komutanı kötüydü ama tümen komutanı olunca

çok daha kötüydü. Durum gittikçe dah da
katlanılmaz olmaktaydı.

Karşı koymaya başladım. “ben askerliğimi yapıyorum. Olup bitenlere
katılmıyorum. Ben bir askerim.neden sizin özel şeyleriniz
için çalışmak zorundayım? Bunda bir anlam

göremiyorum” dedim.  

Tutuklandım, bırakıldım, tekrar tutuklandım. Bir keresinde 3 ay
alıkonuldum ve 22 askerle birlikte sabah 6’dan öğleye ve öğle
2’den 4’e kadar tarlada çalıştırıldım. Bu bir tür beyin
yıkamaydı. Domates ve soğan ektik.

Daha sonra beni bölük komutanlığına terfi ettirmeyi
önerdiler; bu teklif işi kesmem için değil beni dışarıda
herhangi bir zaman yakalayabilmek içindi. Işi üstlendim ve
dört askerlik bir bölüğü idare ettim.

O zaman Şubat 1999’du ve ikinci saldırı başladı. Bir buçuk
gün boyunca ateşin hiç kesilmediği Onoshahok’daydık.

Şükür ki zarar görmeden oradan çıktım. Benim
bölüğümdeki bir kadın ve erkek yaralandı. Bu kadın,
komutanlarının isteklerine razı gelmediği için cepheye
gönderilmişti. Burada Mayıs’a kadar kaldık. Sonra benim, birlik
liderliği için bir kursa katılmam istendi. Reddettim. Özel
bir işe dahil olmak istemiyordum ve arkadaşlarımı ezmek istemiyordum.

Bu yüzden tutuklandım. Beni bağlayarak üzerime süt ve
şeker karışımı döküp, açık havada iki buçuk
gün boyunca teşhir ettiler. Gündüzleri çok
sıcaktı ve geceler inanılmaz soğuktu. Tenim yandı, yüzüm su
topladı. Ayrıca çok berbat bir başağrısı başladı. Acıdan dolayı

bilincimi yitirmek üzereydim. Bir doktor bulundu ve tedaviye
çağrıldım. Ilk başta tümen komutanı bu talebe karşı
çıktı. Doktorun sorumluluğu almam ve bir şey olursa senin
üzerine kalır demesiyle tedaviyi kabul etti. Beni askeri
hastahaneye götürdüler; derimi soydular, dezenfenktanla
bedenimi temizlediler ve bana tetrasilin ile antibiyotik verdiler.
Hepsi buydu. Iki hafta hastahanede kaldım. Haplara rağmen enfeksiyon
kaptım. Çok iğrençti. Ceza olsun diye beni gerektiği gibi
tedavi etmediler. Neticede beni, Alla’daki askeri hastahaneye
gönderdiler. Dört ay boyunca sol gözüm
görmedi. Tümen komutanı hakkında kovuşturma başlattım ama
hiç cevap gelmedi.

Bazen yaralarım iyileşti, bazen de yeniden enfeksiyon kaptı ve su
topladı. Bu böyle devam etti. En sonunda sürekli hastalık
izni alarak ailemin yanına gidebilecektim. Terhisimi istedim ama
iyileşir iyileşmez cepheye geri gönderilmek üzere reddedildi;

Saed Ibrahim ile ropörtaj

Kırık Tüfek #68, Kasım 2005

Programmes & Projects
Countries

Yeni yorum ekle

CAPTCHA
Resimde görünen karakterleri girin.
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.

Stay up to date with our international antimilitarist activism.

Sign up to our email lists here